English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

2 Mart 2012 Cuma

Merve Boluğur Milla by Trendyol


Milla by trendyol- Merve Boluğur …Ünlülerin tercih ettiği marka Milla by Trendyol, modaya imzasını attığı 2012 yeni koleksiyonunu Merve Boluğur’un nefes kesen pozları ile sizlerle paylaşıyor. .Lara Sayılgan’ın objektifine yansıyan bu güzel koleksiyonun en ilgi çeken modelleri arasında yer alan omuz ve sırt dekolteli elbiseler göz kamaştırırken, bluz ve trikolar da sezon şıklığını yansıtıyor. Altın renkli zincir bileklikler ve geometrik küpeler ise stil tamamlayıcı aksesuarlar. Çalışan kadınların hem günlük hayatlarında hem de gece çıkarken tercih edebilecekleri kullanışlı modeller , dantel detaylı parçalar, ipek kumaslar romantik bir hava yaratırken, asimetrik kesimli elbise ve bluzler trendlere uygun bir koleksiyon sunuyor. Bu muhteşem koleksiyona Trendyol farkıyla sahip olma fırsatını sakın kaçırmayın..














Böbrekleri korumak için 8 altın kural


Mart ayının ikinci Perşembe günü, farklı uluslararası platformlar tarafından “Dünya Böbrek Günü” olarak kabul ediliyor.

Her yıl gerçekleştirilen çeşitli organizasyonlarla toplum genelinde böbrek sağlığıyla ilgili farkındalık yaratmak amaçlanıyor.
Kronik böbrek hastalığının, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı giderek artan bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken, Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, konuyla ilgili olarak toplumun bilgilendirilmesinin önemine işarat ediyor.



Toplumda en sık görülen hastalıklar arasında yer alan diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların böbrek sorunlarının ortaya çıkmasını tetiklediğini söyleyen Doç. Dr. Atasoyu, aşırı tuz kullanımı ve sigara içmenin de böbreklere zarar verdiğine dikkat çekiyor.
Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, genel sağlığımız açısından son derece önem taşıyan, böbrek sağlığını koruyabilmek için “altın kurallar” olarak belirttiği önerileri sıralıyor:


1. Hareket edin; Düzenli olarak yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binmek gibi egzersizler yapın ki dinç bir bedene sahip olun ve fazla kilolarınızdan da kurtulun. Böylece diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların böbreklerde yol açabileceği hasarı önleyebilir veya azaltabilirsiniz.

2. Kan şekerinizi düzenli kontrol edin; Diyabet, kronik böbrek rahatsızlığına neden olan hastalıklar içinde ilk sırada yer alıyor. Uygun ilaç tedavisi, diyet ve egzersiz programı ile kan şekeri düzeyi ve kan basıncı normal sınırlarda tutularak, böbrekler diyabetin olumsuz etkilerinden korunabilir. Diyabet gelişimi riskine sahipseniz (kilo fazlalığı olan, az hareket eden, ailesinde diyabet bulunan vb.) yılda bir kez kan şekeri ölçümü yaptırın.

3. Kan basıncınıza dikkat edin; Diyabetik hastalarda sadece kan şekerinin yüksek olması değil, aynı zamanda hastaların hemen hepsinde var olan tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) de böbreklerin hasarlanmasında önemli rol oynar. Tuz kısıtlaması, fazla kilolardan kurtulma, egzersiz ve uygun ilaç tedavisi ile kan basıncı normal sınırlara gelen hastalarda hem böbrek hasarı gelişimi önlenebilir hem de varsa böbrek hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabilir.

4. Sağlıklı beslenin ve normal kiloda olun; Sağlıklı beslenme, kronik böbrek hastalığının ilerlemesini önleyebiliyor. Sağlıklı beslenebilmek için de en başta günlük tuz tüketiminizi azaltın. Özellikle taze yiyecekleri tercih edin, konserveleri ise sudan geçirmeden tüketmeyin.

5. Yeterli miktarda sıvı alın; Hekiminiz farklı bir şey önermedikçe günlük 1.5 - 2 litre su tüketimi kronik böbrek hastalığı gelişimi riskini azaltır.

6. Sigara içmeyin; Sigara içilmesi böbrek kan akımında azalmaya neden olur. Böbreğin kan akımı azalması sonucu yeterince süzme yapamaz ve atık maddeler vücutta birikir. Ayrıca sigara içen kişilerde böbrek kanseri gelişme riski % 50 artıyor.

7. Gelişigüzel ilaç kullanmayın; Dünyada reçetesiz kullanılan ilaçların çoğu ağrı kesicilerdir. Bu ilaçlar bazen kullanıldıkları doz ve süre ile ilişkili, bazen de hiçbir şekilde doza bağımlı olmaksızın böbrek hasarı oluşturabilirler.

8. Yılda bir kez böbrek fonksiyonlarınızı kontrol ettirin; Diyabetik, hipertansif, kilo fazlalığı olan, ailesinde böbrek hastalığı bulunan kişiler, hekime giderek yılda bir kez böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmeli.

Roma’nın gizli kalmış turistik yerleri



Roma, herkesin gezip görmek istediği bir şehirdir. Aşk Çeşmesi, Vatikan ve St. Peter Kilisesi Roma’nın en çok bilinen yerleridir. Ancak Roma’da gizli kalmış daha pek çok yer vardır. İşte Roma’nın gizli köşeleri…

Gizli Anahtar Deliği

Piazza die Cavalieri di Malta’da bulunan büyük kapının deliğinden baktığınızda bir sürprizle karşılaşacaksınız. Anahtar deliğinden St. Peter Bazilikası’nın kubbesi görünmektedir.


Kedi Barınağı

Roma’da çoğu dışarıda yaşayan 300 binden fazla kedi olduğunu biliyor muydunuz? Son 20 yılda bu kedilerin çoğunluğu Torre Argentina kazı alanına götürülmüş ve buranın sakinleri tarafından beslenmiştir. 1990’da bölgede açılan bir barınakta gönüllüler tarafından beslenen 400’den fazla kedi yaşamaktadır.







Centrale Montemartini

Ostiense’deki eski bir elektrik santralinin yerine inşa edilen bu etkileyici müzede tarihi heykeller, endüstriyel malzemelerin yer aldığı bir arka planda sergilenmektedir.













St. Ignatius Loyola Kilisesi

Bu barok kilise Roma’da inşa edilen ikinci Cizvit Tarikatı kilisesidir. Freskleri Andrea Pozzo tarafından 1685’te inşa edilen bu kilise kesinlikle görülmeye değerdir. Tavanı kemerli gibi görünen kilisenin adresi via del Caravita 8 numaradır.











Porta Portese Pazarı

Roma’daki bit pazarlarından biri olan bu alanda güneşli bir havada gezmek keyifli olacaktır. Pazarda saatten bisiklete pek çok eşya uygun fiyatlarla satılmaktadır.













Villa Doria Pamphili

Fransız tarzı bahçelerde dolaşmak Romalılar’ın çok sevdiği bir aktivitedir. Gianicolo Tepesi’nde bulunan alan, Villa Borghese bahçeleri kadar güzeldir. Bahçedeki çeşmelerde tiyatro figürlerinden yontulmuş suratlardan akan suları izlemeye doyamayacaksınız.











Roma Protestan Mezarlığı

18. yüzyılda inşa edilen bu mezarlık Katolik olmayanların gömüldüğü bir alandır. Çünkü Katolik olmayanlar Roma topraklarına gömülemezdi. Burada İngiliz şairlerinden Shelley ve Keats de yatmaktadır.













Appia Antica

Tarihteki ilk döşenmiş yol olarak resmi kayıtlara geçen bu patikaya Kraliçe yolu denirdi. M.Ö. 312 yılında inşa edilen yol Roma ile Brindisi’yi bağlamaktadır. Yol güzel villalar ve tarihi harabelerin arasından geçip gitmektedir.

Saç düzleştiricileri sağlığı tehdit ediyor!


Bilim adamları saçları düzleştirmekte kullanılan aletlerin sağlığı tehdit edebileceğine dikkat çekti.

Yapılan araştırmalarda saç düzleştiricilerinde belirli kanser tiplerinin gelişimini tetikleyen formaldehit bulunduğu gösteriyor. Paketlerin üzerinde “formaldehit içermez” yazan bazen ürünlerde yine de bu maddenin bulunduğu tespit edildi.

Formaldehite maruz kaldığında insan vücudunda bazı tepkiler meydana geliyor. Bu belirtiler arasında kaşıntı, burun kanaması ve ciltte tahriş yer alıyor. Formaldehit su ile çözünen likit bir gazdır. Ancak yüksek sıcaklıklarla karşılaştığında buharlaşır ve solunum yoluyla insan vücuduna girer.


Bilim adamları kuaförlerde kullanılan pek çok ürünün formaldehit içerdiğini ve toplatılması gerektiğini belirtiyor. Uzmanlar kullandığı ürünün garantisini verebilecek kuaförlerin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Balığın kadınlara faydası


Yeni bir araştırmaya göre balıktan alınan omega-3 yağ asitleri kadınlarda, kolon polipi oluşması riskini azaltıyor.

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalara göre omega-3 yağ asitlerinin anti-kanser etkileri olabileceği görülüyor. Uzmanlar aynı etkinin insanlarda da olup olmadığını gözlemlemek için bir inceleme yürüttü.

Araştırma kapsamında % 60’ı erkek olan 5307 kolonoskopi hastası incelendi. Araştırmanın detayları The American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlandı.

Hastalardan 2141 kişide polip bulundu ve tüm hastaların beslenme ve sağlık geçmişi incelendi.


Yaş, ırk, vücut endeksi ve sigara gibi faktörler de hesaba katıldığında, haftada 3-4 porsiyon balık tüketen kadınlardaki poliplerin diğerlerine oranla çok daha az olduğu kaydedildi.

Araştırmada omega-3 alımının erkekler üzerinde bir değişikliğe yol açmadığı görüldü.

Araştırmacılardan Dr. Harvey J. Murff, “ Bu araştırma omega-3 yağ asitlerinin kanser riskini azaltan anti-enflamatuvar özellikleri olduğunu gösteriyor,” dedi.

1 Mart 2012 Perşembe

Güzelliğin felsefesi


Efsane oyuncu Audrey Hepburn'e güzelliğinin sırrını sormuşlar... O da başlamış anlatmaya: "Önce" demiş, "Çekici dudaklar için dudağınıza acı söz değdirmeyin!".

Nüvide Gültunca Tulgar'ın Alfa Yayınları'ndan piyasaya çıkan derleme kitabı Kendi Kutup Yıldızını Bul'daki keşif turumuza bugün de devam ediyoruz. Kitapta 'Güzel Kadının Tarifi' başlığıyla yer alan yazı, 'zarafet sembolü' Audrey Hepburn'un güzellik kavramına nasıl baktığını anlatıyor. Bakın Hepburn, güzel olmak isteyenlere neler öneriyor:


* Güzel gözleriniz olsun istiyorsanız, güzel insanlarla göz göze gelin. Gerçek dostlar edinip, onlarla sık sık görüşün.

* İdeal vücut ölçülerine sahip olmak ve hep ince kalmak istiyorsanız, yemeğinizi yoksullarla ve açlarla paylaşın.

Bilgelikle yürüyün

* Alımlı saçlara sahip olmak istiyorsanız, çocuğunuzun günde en az bir kere onu okşamasına izin verin.

* Dikkat çekici pozlar vermek istiyorsanız, yanınıza bilgelik ve tevazuyu alarak yürüyün. Asla cahilce ve gururla yürümeyin.

* İnsanların da, tıpkı elimizin altındaki eşyalar gibi, hatta onlardan çok daha fazla onarılmaya, yenilenmeye, bakım görmeye ihtiyacı vardır. Hiçbir insanı, eskidi, bozuldu, işe yaramıyor diye elinizden çıkarma hakkınız yoktur.

* Yaşlandıkça, iki elinizin olduğunu, birinin kendinize, diğerinin başkalarına yardım etmek üzere hazır beklediğini fark edeceksiniz.

* Bir kadının güzelliği, giydiği elbiseden ya da beden ölçülerinden değil, gözlerinden okunmalıdır. Çünkü gözler kalbe, yani aşkın yaşadığı ülkeye giden kapılardır.

* Bir kadının güzelliği, yüzündeki benlerden değil, içinde sakladığı ruhtan okunur.

Kendi detoxunu kendin yap



Yeşil çayın düşüncesi bile iyi geliyorsa, bir de 24 saatte kolay detox yöntemimizi deneyin. Kısa sürede sonuç alabileceğiniz harika önerilerle kendinizi daha iyi, daha zinde hissedeceksiniz.

SABAH 7: Akıllı vücut ürünleri
Günün ilk saatlerinde fazla kimyasal ürün kullanmamaya özen gösterin. Ayrıca kullandığınız ürünlerin içeriğini okuyun. Uzmanlar, birçok kozmetik üründe bulunan phtlatales adlı kimyasal maddenin kadınlarda yumurtalık hastalıklarına ve sakat doğumlara neden olabileceğini söylüyor. Duş jelleri yerine birkaç gün kekikli, lavantalı doğal sabunlarla yıkanarak güne başlayabilirsiniz. Doğal özlerle hazırlanan vücut losyonları sizi mutlu edecektir.


SABAH 8: Organik beslenin!
Toksinleri atmanın etkili bir yolu da organik besinler tüketmek. Sağlıklı bir yaşam için tercihlerinizi organik besinlerden yana yapmanız gerekiyor. Büyük marketlerin hemen hepsinde artık organik gıda bölümü var. Alışverişinizi buralardan yapabilirsiniz. Ayrıca manavınıza meyve ve sebzelerin nereden geldiğini sorabilirsiniz. Domatesler Çanakkale?den, şeftaliler Bursa?dan, kayısılar Malatya?dan, karpuzlar Diyarbakır?dan geliyorsa sorun yok demektir.

SABAH 8:30: Renginizi seçin!
O gün daha çok neye ihtiyacınız var? Enerji, huzur, dinginlik, romantik duygular, yüksek enerji, inanç... Uzmanlar renklerin duygu ve düşüncelerimiz üstünde büyük etkisi olduğunu söylüyor. Tempolu bir gün ve yüksek enerjiye ihtiyacınız var, öyleyse seçiminiz kırmızı olmalı. Çok heyecanlısınız ve sakinleşmeniz lazım, maviler ihtiyacınız olan dinginliği sağlayacaktır. Yeşil huzur verir, turuncu mutluluk, pembe ise romantik duygular için ideal.

SABAH 9: Limonlu ılık su
Sabahları içilen kahve akciğerlerimizi zorlar. Oysa limonun temizleyici bir etkisi vardır. Kafein damarların gereğinden fazla çalışarak kalp ritminin bozulmasına neden olur. Kahvaltıdan bir saat sonra bir bardak ılık limonlu su içmek vücudu temizler, siz de kendinizi daha iyi hissedersiniz.

ÖĞLEN 1: Mikrodalga fırını yok edin!
Yemekler mikrodalgada pişirildiğinde, enerji friksiyonal sıcaklığa dönüşüyor, bu da dolaşım ve boşaltım sistemlerini etkiliyor çünkü çoğu kanser, kısırlık ve doğum sakatlıklarına yol açan bisphenol maddesi katkılı.

ÖĞLEDEN SONRA 3: Su cam bardakta...
Hepimiz çok su içmemiz gerektiğini biliriz, ama sakın plastik şişeden içmeyin. Şişe bir kere açılınca bakteri üretimi de başlar. Ayrıca sakın şişeyi yarı dolu şekilde bırakmayın, çünkü bakteriler sudaki oksijenle daha da çoğalır.

AKŞAM 7: Izgarayı unutun!
Oksidanlar ızgaralarda ve barbekülerde çokça bulunur. Yemekleri çok fazla pişirmemeye dikkat edin. Bazı teflon tavalar da fazla ısıtıldığında zararlı. Yani en sağlıklısı buharda pişmiş sebzeler.

AKŞAM 9: Evde küçük değişiklikler
Araştırmalar, eski mobilyalar ve halılarda görülen PDBE maddesinin sağlığa zarar verdiğini söylüyor. Eski koltuk yüzlerini değiştirin ve halınızın rengi atmışsa kaldırın. Tüm bunlar hem mikrobik yuvalar demektir hem de kendinizi ruhen yorgun ve yıpranmış hissetmenize sebep olur.

Kalamar dolması


4 Kişilik

Gerekli Malzemeler:

4 kalamar

200 gr karides

1 levrek fileto

1 çay bardağı krema

2 diş ezilmiş sarımsak

1/4 demet maydanoz

2-3 dal taze kekik

Tuz, karabiber


Üzeri için:

1 su bardağı domates püresi

1 diş ezilmiş sarımsak

1 yemek kaşığı zeytinyağı

Tuz, karabiber, fesleğen

Marinat için:

1 limonun suyu

1 yemek kaşığı toz şeker

1 tatlı kaşığı karbonat

Hazırlanışı:

Kalamarları derin bir kaba alın. Üzerine limon suyu, toz şeker ve karbonatı ekleyip 2-3 dakika ovun. Üzerini örterek en az 3-4 saat dinlendirin. Karides ve levreği haşlayın. Tavla zarı şeklinde doğrayın. Üzerine krema ve ezilmiş sarımsakları ilave edip karıştırın. ince kıydığınız yeşillikleri, tuzu ve karabiberi ilave edip karıştırın. Kalamarları yıkadıktan sonra içini bu harç ile doldurun. Kalamarların ağzını kürdan ile kapatın. Güveç kaplarını hafif yağladıktan sonra kalamarları güvece alın. Üzerine 1 yemek kaşığı tereyağı paylaştırın. 180 derece fırında 8 dakika pişirin. Sos malzemelerini 5 dakika pişirin. Fırından çıkardığınız kalamar dolmalarla birlikte servis yapın.

Bağışıklık sistemini güçlendiren özel kürler


Diyetisyen Berrin Yiğit, bağışıklık sistemimizi güçlü tutacak kışa özel kürleri anlatt

Sabahları zencefil, çubuk tarçın, kakule ve limon dilimi ile demlenmiş ılık suya, 1 çay kaşığı kestane balı karıştırıp için. Yine gün içinde 1 kase evde mayalanmış yoğurda 1’er çay kaşığı zerdeçal, zencefil, ısırgan tohumu, üzüm çekirdeği karıştırıp tüketin. Serbest radikaller vücutta başıboş dolaşarak hücrelere zarar verir. Zerdeçalın etken maddesi olan kurkumin yüksek antioksidan etkisiyle bu zararlı molekülleri yok ederek bağışıklığı korur. Yine zencefil de vücudu ısıtıp, mikroplardan arınmaya yardımcı olur harika bir bağışıklık dostudur.

Soğuk algınlığında, zayıf bir bağışıklık sistemi ile savaşa giren metabolizma yavaşlar, kendini koruma adına su toplar. Bunu önlemek adına her zaman içtiğinizden yarım litre daha fazla su ve bitki çayları içmenizde fayda vardır. Bu suyun bir miktarının limon dilimli veya ılık içilmesi metabolizma üzerinde olumludur. Dilerseniz tüketimi daha keyiflendirmek için 1-2 yemek kaşığı meyve suyu veya meyveli soda da ekleyebilirsiniz


Vücudun enfeksiyonlarla savaşta imha ekibi A, C ve E vitaminleri, selenyum ve çinko mineralidir.

Bedeni istila eden düşmanları yok eden, düşen enerjiyi artıran, tokluk hissi, insülin dengesi sağlayan C vitamini kaynağı turunçgiller, nar, kivi, kırmızı biber, brokoli beslenmeye eklenmelidir. Bağışıklık sistemi hücrelerini artıran A vitamini kaynağı havuç, balkabağı, brokoli, domates, ıspanak, yumurta, marul ayrıca hücre duvarlarına bariyer çeken E vitamini zengini fındık, badem, yer fıstığı, ceviz, zeytinyağı, hindistancevizi yağı beslenmede yer almalıdır.

Hastalıklara karşı savunma gücünü artıran çinko kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, bezelye ve cevizde bolca bulunur. Hücre hasarından koruyan selenyum kaynakları için ise et, sakatat, balık, süt ürünleri, tahıllar, yumurta tüketilmelidir. Vücudun üretemediği için dışarıdan alınması zorunlu olan Omega 3’ler de bağışıklığın güçlenmesinde etkilidir. Haftada 3 kez, ızgara, fırın veya buğulama olarak pişen balık, derisiz tüketilmelidir.

Sağlıklı yağlara odaklanın

Yüksek yağlı diyetler, immün sistemi zayıflatabilirken düşük yağlı diyetlerin artırabileceği bilinmektedir. Bunun için doğru cins ve miktarda yağ tüketmelisiniz. Trans yağlardan uzak durmalı, omega 3’leri eksik etmemelisiniz.

Kış aylarında güneşin olduğu saatlerde 15 dakika yürüyüş yapın, kan değerlerinizi kontrol ettirip eksikliğiniz varsa destek alın.
Hergün nabzı şaşırtan yürüyüşler yapın. Düzenli egzersiz yapanların enfeksiyonlara yakalanma riski yapmayanlara kıyasla %25 daha az görülmektedir.

Dikkat: Vücudun savunma sistemini zayıflatan hamur işleri, yağda kızarmış besinler, ağır tatlılardan uzak durmak gerek. Yine fazla stres, aşırı alkol alımı, sigara kullanımı, uykusuzluk, yorgunluk, yeterli güneşlenmemek ve az spor da bağışıklığı düşüren faktörlerdir.

Sütle hazırlanabilen 3 güzellik maskesi tarifi



Cildinizi güzelleştirmek istiyorsunuz ancak dışarıdaki uygulamalara verecek paranız mı yok? İşte size evde kolayca hazırlayabileceğiniz tarifler…

Süt, sağlıklı olduğu kadar cilt için de güzelleştirici bir etkiye sahiptir. Eski Mısır ve Yunan toplumlarında süt, kadınlar tarafından cildi güzelleştirmek için kullanılırdı. Cleopatra süt banyosu yaparken, Yunanlı kadınlar güzellik için yoğurdu tercih ederdi. Süt, yanık tedavilerinde de kullanılırdı. İçerisindeki A, D ve E vitaminleri ile süt, cildin genç kalmasını sağlayan doğal bir nemlendiriciydi.



Romantik Çikolatalı Süt Banyosu

3 fincan süt
5 yemek kaşığı taze kıyılmış nane
3 yemek kaşığı kakao
½ fincan tuz
1 fincan mısır nişastası
Tüm bu malzemeleri geniş bir kase içerisinde karıştırın ve doldurduğunuz küvetin içine dökün. Süt banyonuzun keyfini dilediğiniz kadar sürebilirsiniz.


Süt ve Bal ile Canlandırıcı Maske

3 yemek kaşığı süt
3 yemek kaşığı bal
1 fincan yulaf

Tüm malzemeleri karıştırarak macun kıvamında bir karışım elde edin. Temizlediğiniz yüzünüze bu maskeyi uygulayın ve parmak uçlarınız ile masaj yapın. Yüzünüzü birkaç dakika sonra ılık su ile durulayın.


Rahatlatıcı Temizleme Losyonu

1 adet papatya çayı paketi
2 yemek kaşığı bal
1 ufak boy salatalık
1 yemek kaşığı süt

Bir fincan papatya çayı hazırlayın ve soğumaya bırakın. Dilimlediğiniz salatalıkların çatal yardımıyla suyunu çıkarın. Bal ve sütü salatalık suyuna ilave edin. Elde ettiğiniz losyonu pamuk yardımıyla yüzünüze sürün. Ardından yüzünüzü soğuyan papatya çayı ile yıkayın.