English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

23 Ağustos 2012 Perşembe

En Güzel Parti Kıyafetleri

Bayanlar için partiler çok önemlidir. Partilerde ne giyeceğinize karar veremiyorsanız ve çok şık olmak istiyorsanız işte size kıyafet önerileri...























En Güzel Şort Tulumlar

Yaz aylarındaki en büyük kurtarıcımız şort tulumlar, hem şık hem spor tarz sahiplerine hitap ederek vazgeçilmezimiz oldu. İşte en yeni modelleriyle şort tulumlar. Yaz bitmeden bu tasarımları mutlaka görmelisiniz...






















Ramazan Kilolarına Veda

Ramazan ayında alışkanlık haline gelen beslenme düzeni, bayram sonrası sağlıklı kalmak için değişmek zorunda... Kontrolsüz yenilen yemekler, tatlılar nedeniyle alınan kilolar bayram ikramları ile birlikte daha da artınca fazla kilolardan da kurtulmak kaçınılmaz olacak. Bunun için kararlı olmak ve uzmanların önerilerine kulak vermek gerekiyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Şefika Aydın Selçuk, Ramazan ayı sonrası sağlıklı beslenme ve alınan kiloların verilmesi konusunda önerilerde bulundu.



Halsizlik ve mutsuzluk sonucu gelişen aşırı yeme ataklarının önüne geçin
Bayramın sonrası herkesi kilo verme dürtüsü sarmaya başlar. Kilo vermeye başlama ile erteleme arasında gidip gelen düşünceler sadece vakit kaybettirecek ve kilo vermeyi daha da zorlaştıracaktır. Ramazan süresince tüm gün aç olan metabolizmamız yavaşlamıştır ve daha da özen gösterilmeye ihtiyacı vardır. Ayrıca sonbahar nedeniyle havaların daha erken kararması ve havaların soğumaya başlaması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları da gelişebilir.

Ramazan'da alınan kiloları sağlıklı vermek, metabolizmayı canlandırmak ve sonbaharda sağlıklı olmak için;
1. Öncelikle ne istediğinize karar vererek bir başlangıç yapmalısınız. Siz istemediğiniz ve hedefinizi bilmediğiniz sürece diyetiniz başarısız olacaktır.

2. Diyet kişiye özeldir. Bu konuda mutlaka diyetisyeninizden destek almalı ve kontrollü diyet yapmalısınız.

3. Alınan kiloları vermek için en doğru adım için sizin yapabileceğiniz 2 parametre olduğunu unutmayın. Birincisi yeterli ve dengeli size özel düşük kalorili bir diyet, ikincisi de mutlaka düzenli tempolu egzersiz planıdır.

4. Beslenmenizde yapacağınız en küçük değişiklik, hem kilo verdirecek hem de sonbaharın yorgunluğunu size unutturacaktır.

5. Öncelikle öğün düzenini sağlayarak başlamalısınız. Ramazan boyunca öğünlerin azalması ve uzun açlıklardan dolayı metabolizma yavaşlamıştır. Mutlaka kahvaltı ile güne başlamalı, en az 2 ara öğün yaparak öğle ve akşam öğünlerini atlamamalısınız. Ara öğünleri kesinlikle ihmal etmeyiniz.

6. Ramazan'dan kalma bir alışkanlıkla geç saatlerde yapılan atıştırmalara dikkat edilmesi gerekir. Özellikle gece yapılan atıştırmaları vücudumuz daha zor yakar ve yediklerimizin yağa dönüşme ihtimali yüksektir. Fiziksel aktivitenin en az olduğu gece saatlerinde atıştırma yapılacaksa tercihlerde; enerjisi düşük ve bol lif içeren domates, salatalık, maydanoz gibi besinlere yer vermek kalori alımı bakımından daha doğru olacaktır.

7. Beslenmedeki değişikliklerde günlük yağ alımınızı azaltarak başlamalısınız. Ramazan süresince başlangıçlar, ara sıcaklar, ağır yemekler, tatlılar ve pideler ile dolu sofralar vücudu yağlandıracak şekilde tüketime neden olur. Başta süt, yoğurt ve peyniri yarım yağlı ya da yağsız almalısınız. Bu hem sizi tok tutacak hem de daha az kalori aldıracaktır. Süt ürünleri karbonhidrat, protein ve yağ grubunu içeren sağlıklı ama kalorili bir gruptur.

8. Yemekler etli ise yağsız pişirilmeli, kızartmalardan kaçınılmalıdır. Bunun yerine ızgara, buğulama, haşlama ya da fırında yöntemleri tercih edin.

9. Sebze yemeklerine kişi başına 1 yemek kaşığı gibi zeytinyağı koyarak pişirin.

10. Öğle ve akşam öğünlerinize salata ekleyin ancak sos olarak sadece 1 yemek kaşığı zeytinyağı, limon ve sirke kullanın. Salata sınırsız tüketilebilir. Fakat salatalarda mısır, ton balığı, ceviz, havuç gibi besinler serbest kullanılmamalıdır.

11. Yeterli düzeyde uyku en önemli unsurdur. Yetişkinler 8 saatten fazla uyumamaya özen gösterin.

12. Alınan tüm toksinleri vücuttan uzaklaştırabilmek için 8 -12 bardak su içilmelidir. Suyun; vücut ısısının dengelenmesi, besinlerin sindirimi ve emilimi sırasında hücrelere taşınması, toksinlerin vücuttan arındırılması gibi birçok görevi vardır. Vücut suyu azalınca baş ağrısı ile kendini göstermektedir.

13. Sonbaharda hastalıklardan daha uzak kalmak için bağışıklık sistemini güçlendirmek için antioksidan besinleri tüketmek gerekir. Antioksidanlar, hücrelerdeki oksitlenmeyi önleyen maddeler olarak nitelendirilirler. Bunu vücuttaki bazı enzimleri artırıp, savunma mekanizmasını daha da güçlendirerek gerçekleştirmektedir. Bu sayede vücut direnci artmakta, böylelikle enfeksiyonlara yakalanma riski azalmakta, eğer hastalık oluşmuşsa daha kısa sürede atlatılmasını sağlanmaktadır.

14. Diyet ile birlikte düzenli spor yapılmalıdır. Haftada 3–4 gün 40 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme, dans, aerobik, jimnastik, tenis veya yüzme kalbi çalıştıran sporlardır.

15. Sebze ve meyve tüketiminizi dengeleyin. Günde en az 4–5 yemek kaşığı sebze yemeğini ve günlük 3 porsiyon meyveyi öğünlere dağıtın. Ana öğünlerde tamamlayıcı olarak meyve suları gibi kalorili içecekler yerine salata kullanın. 2 haftada bir kez kuru baklagilleri sofrada eksik etmeyin.

16. Rafine ürünleri rafa kaldırın. Bu besinle hızlıca kana karışıp kilo yaparlar. Beyaz ekmek, pirinç, makarna, şeker, bal ve şerbetli tatlılar gibi birçok besini içine alır. Bunların yerine tam tahıllı ekmekler, bulgur, yeşil mercimek, kepekli makarna ve sütlü meyveli tatlılar tercih edilmelidir.

17. Kahve tüketimi sonbaharla beraber atış gösterir. Maksimum miktar günlük 2 fincandır. Bu da filtre veya yağsız sütten nescafe olarak içilmedir. Süt tozu yerine yağsız sütü tercih etmeniz daha az kalori almanızı sağlar.

21 Ağustos 2012 Salı

Türk Kahvesi neden bu kadar özel?

Türk kahvesi yapmanın zorluklarından bahsederken ne kadar özel bir içecek olduğunu geri planda bırakabiliriz. Nitekim Türk Kahvesi, sadece bir içecek değil aynı zamanda bir kültürdür.

Ülkemizde 1500’lü yıllara dayanan bir geçmişi olan Türk kahvesi pişirmenin pek çok ritüeli vardır. Bunlardan biri bakır cezvede ve hafif kor üzerinde 10-15 dakikada pişirmektir. Közde kahve pişirilirken sık sık ateş üzerinden alınır. Bu sayede aşırı ısınması ve birden taşması engellenir.








Taze çekilmiş kahve ile hazırlanan Türk kahvesinin tadı bir başkadır. Su soğuk olmalıdır. Su cezveye en son eklenmelidir. Malzemeler birkaç kez karıştırıldığında kaşık cezveden çıkarılır ve pişmeye bırakılır.

Lezzetine herkesin hayran kaldığı Türk kahvesi genellikle lokum, şerbet veya bazı yörelerde nane likörü ile ikram edilir.

Varisler kalbi etkileyebiliyor

Varis, özellikle ayakta durarak çalışan kişilerle doğum yapan kadınlarda sık görülüyor. Artan yaşla birlikte bacak ve ayaklarda şişlik gibi belirtilerle kendini gösteren ve önemsenmeyen varisler ise kalp yetmezliğine yol açabiliyor.

Memorial Hizmet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Kamil Göl, varisler ve tedavi çeşitleri hakkında bilgi verdi.

Varisler ayakta çalışanlarda daha sık görülüyor

Varis, ayakta durarak çalışılan mesleklere sahip insanların ve doğum sonrasında kadınların sıklıkla bacaklarında ortaya çıkan toplardamar hastalığıdır.



Özellikle kilosu fazla olan kişilerde ve ilerleyen yaşlarda sıklığı artmaktadır. Bacaklardaki toplardamarların keseleşme şeklindeki genişlemeleri olarak kendini gösterir. Varis kozmetik kaygıların yanı sıra; bacak ve ayaklarda, özellikle gün sonunda ortaya çıkan şişlik ve sızı şeklindeki ağrılara neden olarak kişilerin yaşam kalitesini de etkileyen bir hastalıktır.

Varisin tipine göre farklı tedavi yöntemleri uygulanıyor

Yüzeysel toplardamar sisteminde genişlemeler olmadan ortaya çıkan bacaklardaki ağrı ve şişlik durumlarında, yapılan ses dalgaları sonucunda derin toplardamar incelemesi kapakçık yetersizliği veya işlev bozukluğunu gösteriyorsa, uygun varis çorabı kullanmak yüzeysel sistemde varislerin gelişmesini engelleyebilir veya geciktirebilir. Varis problemi olmayıp derin toplardamar sisteminde yetersizlik olan herkesin uygun varis çorabı kullanmaları, gelişebilecek komplikasyonları engellemek için gereklidir. Basit örümcek benzeri genişlemeler ya da cilt altında ağsı yapılar olarak ortaya çıkan varisler, damarların içine damar kurutucu maddelerin enjeksiyonu ile tedavi edilebilir. Bu tedavi ile her zaman kozmetik olarak istenilen sonuç alınamayabilir ve cilt altında renk değişiklikleri oluşabilir. Cilt lazeri ya da elektrik akımı ile de aynı sonuçları almak mümkündür. “Pake” adı verilen lokal genişlemeler, küçük cerrahi kesiler yapılarak lokal anestezi ile çıkarılabilir. Daha geniş ve büyük variköz genişlemelerde, ilgili toplardamarın tamamen çıkarılması veya damar içinden ilerletilen bir lazer cihazı ile yakılması tedavi yöntemi olarak kullanılabilir. Ayağın bilek kısmının etrafında kapanmayan yaralarla ortaya çıkan tablolarda ise yara bakımı, uzun süreli bandaj ve cerrahi olarak varislerin çıkarılması gibi tedavileri birlikte gerektiren bir sürecin planlanması gerekebilir.

Tedavi edilmeyen varis ciltte yaralara neden olabilir

Toplardamar içinde kanın akımının yavaş olduğu veya pıhtılaştığı durumlarda o bölgeye besleyici kan akımının gelmesi zorlaşacağı hatta kesileceği için, ciltte beslenme bozukluğuna bağlı yaralar açılabilir. Bekleyen kanın içindeki demir molekülleri damar dışına sızarak, varisin olduğu bölgelerde kahverengi cilt lekelerine neden olabilir.

Önemsenmeyen varislerde kalp yetmezliğine dikkat!

Toplardamarlardaki keseciklerde kan akımı çok yavaş ve hatta neredeyse kan akımının olmayışı, bu damarların içindeki kanın pıhtılaşmasına neden olur. Kanın toplardamar içinde pıhtılaşması “filebotromboz” olarak adlandırılır. Filebotrombozlar sıklıkla şiddetli ağrı ve damar hattı boyunca hassasiyet ile birliktedir. Damar içinde pıhtılaşmış kan, mikropların üreyebilmesi için çok uygun bir ortam oluşturduğu için filebotrombozlar kısa sürede iltihaplanarak daha alevli bir klinik tablo olan “trombofilebite” dönüşürler. Etkilenen bacakta şişlik, damar hattı boyunca kızarıklık, ısı artışı (ateş), şiddetli ağrı en önemli bulgulardır. Filebotromboz ve trombofilebit önemli klinik durumlardır ve mutlaka ciddi tedavileri gerekir. Toplardamar yatağı içinde oluşan pıhtılar zaman zaman koparak kan akımı ile kalbin sağ tarafına ve oradan da akciğerlere giderek, akciğerlerde damar tıkanıklıklarına neden olabilirler. “Pulmoner emboli”olarak adlandırılan bu tablo yan ağrısı, nefes almakta zorluk, balgamdan kan gelmesi gibi bulgularla ortaya çıkabilir. Tıkanan damarın büyüklüğüne göre kalp yetmezliği ve ölüme neden olabilir. Her hastalıkta olduğu gibi, hastalık ilerlemeden alınacak önlemler, basit tedavi yöntemleri ile sorunu ortadan kaldırabilir.

Hemen edinebileceğiniz 6 sağlıklı alışkanlık

Herkes sağlıklı olmak ister, değil mi? Sağlığımız hakkında kimi kontrol edemediğimiz şeyler de var ama genellikle edebildiklerimiz çoğunlukta.

Günlük hayatımızda sağlıklı alışkanlıklar edinirsek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür yaşama imkanımız çoğalacaktır.

1. Daha fazla su için. Çoğu insan yeterince su içmiyor. İnsan vücudunun yüzde 75’inin sudan oluştuğu düşünüldüğünde, gün içinde gerekli görülen miktarın tüketilmesinin neden bu kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Uygunsuz hidrasyondan kaynaklı problemler ve düzenli hidrasyonun faydaları burada listelemek için çok uzunlar, ama şunu dikkate alın: yetersiz sıvı alımı ve kurumanın artması böbrek taşı riskini arttırır. Ve eğer bir şekilde böbrek taşı ağrısı çektiyseniz, bu deneyim tek başına sizi sıvı tüketmeye itecektir.





2. Az ama sık yiyin. İnsanların çoğu kilo vermenin en iyi yolunun hala öğün atlamak ve daha az yemek olduğunu düşünüyor. Ama gerçek şu ki öğün atladığınız zaman, metabolizmanın yavaşlar ve daha az kalori ve yağ yakarsınız. Günde 5-6 kez bir şeyler yemek (her 3 saatte bir) metabolizmanızın normal çalışmasını sağlar. Ve her öğüne protein (peynir, balık, yumurta, süt vb) eklemeyi unutmayın ki glisemik(kan şekeri) yükselmesini engelleyin.
3. Eğer beyazsa, ısırma. Beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz şeker – bunların hepsi işlenmiş karbonhidratlar ve doğal vitamin, mineral ve liflerini kaybederler. Daha doğal yiyeceklere yönelin; buğday ekmeği, kahverengi pirinç ve stevia(doğal bir tatlandırıcı) gibi. İşlenmiş yiyecekler limitli doğal life sahiptir ve sizi doyurabilir ama yine de vücudunuzu kötü beslemiş olursunuz. Doğal yiyecekler, vücudunuzun işlevini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli olan mineral ve lifleri içerir.
4. Karaciğerinize günlük bakım. Çoğumuz için, karaciğerlerimiz soluduğumuz havadan, yediğimiz yiyeceklerden ve içtiğimiz sıvılardan aldığımız toksinleri arıtmak için ekstra çalışıyor. Her filtre sistemi gibi, düzgün çalışması için karaciğerlerimizin de düzenli temizlenmeye ihtiyacı var. Yani diğer bir periyodik sağlıklı alışkanlık detoksifikasyondur. Bunun için her sabah limonlu su içmenizi tavsiye edeceğiz. Limon suyu hem karaciğerleri temizlemenize yardım edecek hem de kan şekerini dengeleyecektir.
5. Hareket edin. Başka yolu yok- gerçekten sağlıklı olmak ve kalmak istiyor iseniz, egzersiz çok önemli. Araştırmalar düzenli yapılan aerobik hareketlerinin obeziteyi ve insülin direncini önlediğini ispatlıyor. Tabi ki egzersiz yapmanın faydaları çok daha fazla, kardiyovasküler sağlık, stres azaltma, kasları güçlendirme ve uyku düzeni sağlamak gibi…
6. Uykunuzu alın. Uyku hücreleri gençleştirir ve iyileşme sürecine yardım eder; aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirir. Mesela uykunuzu yeterli derecede alıyor iseniz, gribe yakalanma riskiniz de düşer. Uykusuzluk ise yüksek kortizol salınımına sebep olan strese yol açar. Peki ne kadar uyku yeterli? Yetişkinler için gecede yaklaşık 7-8 saat.

Zara 2012 Sonbahar-Kış Sezon Kampanyası

Zara Kış sezonuna Freja Beha Erichsen’le hazır!.
Yaz ne zama gelecek, kış ne zaman gelecek diye düşünürken, yazın en sıcak günlerinde Kış sezonu kampanyalarını izlemeye devam ediyoruz. Kalın giysilerin altında modelleri izledikçe daha da sıcak olduğunu düşünüyoruz ancak, gözümüzü açıp kapayıncaya kadar gelecek olan Kış sezonu için hazırlıklarımızı şimdiden yapmamız gerekiyor.

Zara Women’ın geçtiğimiz günlerde yayınlanan siyah-beyaz reklam kampanyası görsellerinde kamera karşısına, bir çok ünlü markanın reklam kampanyalarında ve podyumlarında görmeye alışık olduğunuz, son zamanların en stil sahibi isimleri arasında gösterilen Freja Beha Erichsen geçiyor.


Kış sezonu dediğimiz zaman daha pastel tonların gün yüzüne çıktığı malum ancak, Zara’nın Women koleksiyonunda tamamiyle siyah-beyaz tonları kullandığını görüyoruz. 1970’lerin esintilerine tanık olduğumuz koleksiyon, kıyafetlerden çok “tonların” yarattığı ruh haline dikkat çekmeye çalışıyor. Çivili deri şortların, kırpılmış süveterlerin, her sezonun vazgeçilmezi trençkotların, tüylü yeleklerin, şık blazer ceketlerin, kalem etekler, kısa kazaklar ve bluzlarla kombinlenerek “zahmetsiz” şıklığı yansıttığına tanık oluyoruz.

Fast-fashion markalar arasında kendi çizgisini belirlemiş olan Zara, kadınlar için çok alternatifli kombinlerin yaratılabileceği “temel” parçalar sunuyor. Bu sezon kadınlar, kış mevsiminin melankolisini, androjen stilin karmaşıklığıyla buluştuyor ve daha da cesur stillere merhaba diyor. Siyahın asilliğinden korkmayan kadınlar için çekici ve yepyeni bir Kış sezonu diliyoruz.






13 Ağustos 2012 Pazartesi

Bayramda beslenmenize dikkat!

Kronik hastalıkları olanlar ramazan bayramında beslenmenize dikkat edin.

Bayramlar, sevdiklerimizi bir araya getiren, kocaman, sıcak aile sofralarının kurulduğu; bu sofraların sohbet ve kahkahalarla ziyafete dönüştüğü zamanlardır. Ancak keyifle oturulan bu ziyafet sofralarından sağlıkla kalkmak istiyorsanız dikkat etmeniz gerekenler de var.



Ramazan Bayramı’nda ziyafet sofrası mantığıyla kurulan sofraların kronik hastalığı olanlar için sıkıntı yaratmaması adına yapılması gerekenleri Hisar Intercontinental Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Halil Kutlu Erol’dan öğrendik…

Bu Önerileri Dikkate Alın!

Ziyafet sofralarına dönüşen bayram sofraları sonunda hazımsızlık, şişkinlik, gaz şikâyetleri, sıklıkla ortaya çıkan durumlardır. Bunlarla karşılaşmamak için;

• Bayramda ana öğünleri atlamayın.
• Dengeli beslenmeye dikkat edin.
• Yeterince çiğ sebze ve meyve tüketin.
• Unlu gıdaların kepek içermelerine özen gösterin.
• Yeterli su için.

Safra Kesesi Hastalıklarıyla Karşılaşmamak İçin Yağlı Besinlerden Uzak Durun!
Meyilli kişilerde safra kesesi hastalıkları ortaya çıkabilir. Özellikle çok miktarda yağ içeren besinlerin yenmesi sonrası, karın ağrısı, bulantı ve kusma meydana gelebilir. Bayram ziyaretlerinde yenilen çok miktardaki hamur işi-börek tarzı besinlerden sonra şiddetli karın ağrıları ve safra kesesi iltihapları görülebilir.

Bayramda Geç Saatlere Kadar Süren Misafirlikler Sağlığınızı Sekteye Uğratmasın!
Ramazan boyunca dinlenen midemize ağır yükler yüklememiz, sadece mide-bağırsak sistemini değil; kalp-damar sistemini de olumsuz etkileyebilir. Akşam saatlerinde bayram ziyaretlerinde yağlı yemekler, tatlılar, çaylar, meyveler yendikten sonra, birçok kişide kalp krizi, hipertansif atak veya inme-felç gibi rahatsızlıklar, özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde ortaya çıkabilir. Bunun nedeni, kalbin, kan akımını aşırı dolu mide-bağırsak sistemine yönlendirmesi sonucu kendi beslenmesinin bozulması ve aşırı yağlı-tuzlu gıdaların alımından dolayı kan basıncındaki ani yükselmelerdir. Bayramın kâbusunuz olmasını istemiyorsanız, ağır gıdalardan ve gece geç saatlere kadar süren misafirliklerden sakının!

Akupunktur ile gençleşmek ister misiniz?

Yıllara meydan okumak istiyor ancak botoks, estetik cerrahi gibi girişimlerden ürküyorsunuz…

Çin'de her tür sağlık sorunu için yüzyıllardır uygulanan akupunktur tedavisi, artık ülkemizde de çok yaygın özellikle estetik alanında… Bahçeci Sağlık Grubu Akupunktur Uzmanı Dr. Hasan Ali Nogay, “ Son zamanlarda doğal yollarla gençleşmek isteyenlerin ilk tercihi ‘akulift’ adı verilen bir akupunktur yöntemi. Bu yöntemle 7-12 seans sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün…” dedi.



-->
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 300 hastalık akupunkturla tedavi edilebiliyor. Uzakdoğu ve Çin'den tüm dünyaya yayılan koruyucu-tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Uzman Dr. Hasan Ali Nogay konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Akupunktur yönteminde minik iğneler, özelleşmiş akupunktur noktalarına uygulanır. Akupunktur noktası uyarılınca buradan başlayan lokal hücresel uyarılar sinirsel iletişim yoluyla beyine ulaşır; beyinden de ilgili organlara gönderilir. Böylece vücudumuzda zaten varolan kimyasal maddeler, hormonlar, enzimler salgılanır. Bu da bazı biyokimyasal-hücresel değişiklikler sebep olduğu için vücudumuzun "kendini iyileştirme gücü" harekete geçirilerek iyileşme sağlanır. Son yıllarda yüz bölgesine uygulanan kozmetik akupunktura "akulift" de denilmektedir. Akulift, yüzdeki özel noktalara konulan iğnelerle yaşlanma belirtilerini azaltan, cerrahi olmayan etkili bir yöntemdir. Yüzde lokal kan ve lenf dolaşımını artırır, kolajen ve elastin lif üretimini uyarır. Ayrıca otonom sinir sisteminin uyarılması ve regülasyonu sonucunda , onarıcı maddeleri harekete geçirerek ciltteki sorunları çözer. Bu yöntemle 7-12 seans sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün. İşte harika size sonuç alınabilinen 7 kırışıklık:

1. Kaz ayakları: Gülme çizgileri olarak da bilinir. Önceleri gülümsememizle kendini belli eden bu çizgiler, yıllar içinde yerlerini sever ve belirginleşirler. Her bir çizgiye uygulanan “küçük” iğnelerle bu kırışıklıkları terbiye etmek mümkündür.
2.Kaş çatma çizgisi: Gözlerimiz arasındaki bu kırışıklıklar, yıllar içinde artan stresle daha da derinleşir.
3.Nazolabial oluk: Burun kenarından ağzın köşesine kadar uzanan hattır. İnce, küçük iğnelerle bu oluk daha yumuşak ve genç bir görünüme kavuşturulur.
4.Alın çizgileri: Kaşlara paralel yerleşen bu çizgiler de “botox” uygulanmaya çalışılan kırışıklıklardandır. Bu çizgiler boyunca ince, küçük iğneler uygulanarak son derece güzel sonuçlar alınmaktadır.
5.Sigara çizgileri: Dudak üstünde, özellikle sigara içilmesiyle barizleşen; nikotin, karbon monoksit ve hidrojen siyanid’den kaynaklanan kırışıklıklardır. Mimik kaslarıyla ilişkili olarak da (sigara olmadan) bulunabilirler.
6.Sarkık gözkapakları: 30 yaş üstünde gözkapağı elastikiyetin azalması, yerçekimi, uyku problemleri ve dinlenememek bu çizgileri artırmaktadır. Gerek akupunkturun ”Çi” enerjisini dengelemesiyle gerekse göz çevresindeki uygulamalarla çok daha “dinç” ve “sağlıklı” bir görünüm elde edilebilir.
7.Gözaltı krizleri: Uyku çizgileri olarak da bilinir. Gözlerin hemen altında ve yorgunluk anlarında belirginleşen kırışıklıklardır. Akupunktur ile göz çevresi kasları güçlendiğinde ve elastikiyeti artırıldığında doku kendisini çok iyi toparlar ve daha genç bir görünüm de elde edilir.

Akupuntur İle Nasıl Gençleşirsiniz?

Cildimiz Üç Tabakadan Oluşur:

1.Epidermis: Cildimizin kumaşı, karakteridir; özelliğini, dokusunu oluşturur. Keratinosit denilen deri hücrelerimiz, 4-6 hafta içinde kendilerini yeniler. Retinol, alfa hidroksi asid gibi kozmetik ürünler bu tabakaya etkili olurlar. Yine “maskeler”, “peeling” yapan ürünler ve “nemlendiriciler” de ancak bu tabakaya etki edebilirler.
Akupunktur, epidermis üzerindeki benzersiz etkisiyle su miktarını artırıp, yaşlanan cildimizin kırışıklıklarını ve pigmentasyon sorununu çözer.
2.Dermis: Kalınlığını, nemliliğini ve elastikiyetini verir. Aslında “kozmetik” tabakasıdır. Bununla beraber birçok kozmetik ürün (krem, solüsyon vs.) bu tabakaya kadar ulaşamaz.
Kollajen, elastin lifler ve glikozaminoglikanları (matriks) içeren bu tabaka, yaşla beraber elastikiyetini (hyaluronik asid), suyunu, kalınlığını kaybetmeye başlar. Kollajen ve “dolgu” ürünlerinin enjekte edildiği, “antiaging” için hedeflenen “kozmetik” bölge dermisdir.
Akupunktur, kendi kollajenini ve konnektif dokusunu yapması için dermisi uyarır. Cildimizdeki kırışıklıklar hızla düzelir. Cildimiz daha yumuşak, parlak, sağlıklı bir yapıya kavuşur.
3.Deri altı ve yağ tabakası: Normalde vücut ağırlığımızın %14-20’sini oluşturan yağ hücreleri, fibroz doku ve kan damarlarından oluşur.. “Liposuction” uygulanan bölgedir.
Akupunktur, cilt altı yağ dokusunun yeniden organizasyonunu, yeni damar gelişimi ile “sellülitlerin” iyileşmesini ve cildimizin sıkılaşmasını sağlar.
Akupunktur, sadece kozmetik değil, vücut, kulak ve diğer mikrosistemler üzerinden etkisini gösteren bir tedavi sanatıdır. Kişinin zihinsel, fiziksel ve ruhsal denge haline ulaşmasına ve sağlığını korumasına katkı sağlar.
Geleneksel Çin Tıbbı yaklaşımıyla, özellikle “ erken yaşlanmadan” sorumlu olan “Dalak Çi yetersizliği” ve menopozla ilişkisi bilinen “Böbrek Yin yetersizliği” ; stresle baş edememeye bağlı olarak “Akciğer yin yetersizliği” ve “Karaciğer meridyenindeki” temel değişiklikler üzerinden “etkisini ve faydasını” göstermektedir.
İyi ve kalıcı sonuç almak için 7-12 seanslık bir uygulama (2-3 ay) ile birlikte 40 ml/kg günlük su içilmesi, mevsim renkli(antioksidan) sebze ve meyvelerini tercih etmek; sigarayı bırakmak, kafein ve alkolden uzak kalınması ve güneş kremleri ile cildin korunmasını öneriyoruz.

3 Leziz Girit tarifi

İftar ya da değil, sofranızda değişik bir yemekle ailenizi, misafirlerinizi etkilemek elinizde...

Pekmezli Patlıcan Malzemeler:

* 3 topan patlıcan
* 2 diş sarımsak
* 1 yumurta sarısı
* Zeytinyağı
* Süzme yoğurt pekmezi

Yapılışı: Patlıcanları közleyin. Yumurta sarısına azar azar yağ ekleyerek mayoneze benzer bir karışım elde edin. İçine sarımsağı ve patlıcanları ekleyin. 2 kaşık süzme yoğurt koyarak karıştırın. Üzüm pekmezi koyarak servis edin.

-->
Enginarlı Pilav Bu Malzemeler:

* 4 çanak enginar
* 2 kuru soğan
* 2 diş sarımsak
* 1 bardak Osmancık pirinci
* Zeytinyağı
* 1/2 demet dereotu
* 1/2 demet taze soğan
* 1 limon

Yapılışı: Küp küp doğranan soğan ve sarımsakları zeytinyağında hafifçe kavurun. İçine sekiz parçaya bölünmüş enginarları ekleyin. Limon suyuna iki bardak sıcak su ilave ederek tencereye koyun. Enginarlar yumuşadığında pirinci ve tuzu ekleyin. Pirinçler suyunu çektiğinde ince doğranmış dereotunu ve taze soğanı ilave edin.
Not: Kepekli pirinçle de enginarlı pilav yapabilirsiniz. Ancak pişmesi çok daha uzun sürüyor. Ve iki katı su gerekiyor.

Girit Usulü Yaprak Ciğer Malzemeler

* 1/2 kg. dana ciğer (Yaprak olarak kesilmiş)
* 5 patates
* 2 kuru soğan
* Sumak
* Un
* Sıvıyağ

Yapılışı: Patatesleri küp şeklinde doğrayıp kızartın. Soğanları sumakla karıştırıp karamelize edin. Ciğeri unlayıp kızgın yağda bir dakika kızartın. Patatesi, karamelize soğanı ve ciğeri üst üste koyarak servis edin.