English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

13 Haziran 2012 Çarşamba

Kısırlık tedavisinde stres faktörleri

Kısırlık tedavisinde stres faktörleri
Bebek sahibi olamamış ve hayatının anlamını sadece buna kanalize etmiş bir anne adayının psikolojisinin iyi olmasını düşünmek yanlış olur.

Kadın Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek, bu durumun depresyon, panik atak, sosyal fobi, yaygın anksiyete gibi psikolojik destek ve terapi gerektiren psikosomatik hastalıkları beraberinde getirdiğini belirtiyor. Tedavi aşamasında, transfer öncesi ve sonrasında psikolojik olarak hastalara destek verdiklerini de ifade ediyor.



Durum bozuklukları

Bebeği olmayan çiftler öncelikle bu durumu kabullenmez ve sonra öfke ön plana çıkar. Eşler birbirine öfkelenir. Bu da bireyde kendine güvensizlik, iletişim bozukluğu, çalışan eşlerde işe karşı ilgisizlik, başarısızlık oluşmasına yol açar. Sorunlar bazen boşanmalara da sebebiyet veriyor.

Stres, kısırlık tedavisinin düşmanıdır ancak başarıyı etkilemedeki oranı yüzde 5-15 arasındadır. Psikolojik faktörlerin bebeği olmayan çiftlerde uygulanan tedavilere negatif etki etmesi göz ardı edilemez. Stres hormonal dengede bozulmaya yol açarak kısırlığa neden olabilir. Prolaktin hormonunun yükselmesine yol açarak kadında ve erkekte üreme sağlığına olumsuz etki eder. Erkeklerde sperm sayısı hareketliliğinde azalmaya sebep olan stres aynı zamanda ejakulasyon ve ereksiyon sorunlarını da beraberinde getirir. Kadınlardaysa sadece yumurtlama fonksiyonunu etkilemiyor, tüplerde spazma da yol açıyor. Ayrıca progesteron hormonu üzerindeki kötü etkisi, oluşan gebeliğin devamına engel olabilir.

Stresi azaltmanın yolları

Çiftlere bebek sahibi olmaları yolunda izlenecek adımlar anlatılmalı. Bilinmezlikler ve kulaktan dolma bilgiler stresi artırır. Bilinçlendirilmiş çiftlerin tedaviye uyum sağlamaları kolaylaşır, bu da başarıyı beraberinde getirir. Çiftler arasında kopan iletişimin yeniden sağlanması gerekir. Bunun için de psikolojik bir danışmana ihtiyaç vardır. Bebek sahibi olamadıkları için birbirini suçlamak yerine destek vermelerini sağlamak gerekir. Yapılan bir çalışmada gevşeme egzersizleri programına katılan kadınlardan yüzde 34’ünün sonradan gebe kaldığı tespit edilmiştir. Psikolojik yardım, pozitif düşünceyi artıracağından gebelik oranlarında da artış gözlemlemek mümkündür.

Erkek kısırlığı artıyor mu?

Kısırlık merkezlerine başvuran hastaların neredeyse yarısında erkeğin sperm (döl hücresi) kalitesindeki düşüklük göze çarpıyor. Eskiden bu oran daha düşüktü. Günümüzdeki yükselmenin belli bazı sebepleri var. Bunlardan biri artık erkek kısırlığının konuşulur olması ve sadece kadına ait bir sorunmuş gibi görülmekten vazgeçilmesi. Özellikle medyada bu konuların yazılıp çizilmesi, hastaların sorunlarını rahatça konuşabilmelerini sağladı. Kısır olan erkekler yalnız ve çaresiz olmadıklarını biliyor.
Tıp teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde erkek kısırlığında oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Eskiden tedavi imkanı olarak sadece aşılama varken, önce tüp bebek ve sonrada tüp bebeğin ileri bir şekli olan mikroenjeksiyonun geliştirilmesi sayesinde hastaların çok büyük bir kısmının sorunlarını çözülüyor.

Hatta eskiden “Senin çocuğun olmaz” denilen menisinde hiç sperm hücresi bulunmayan ‘sıfır spermli’ hastaların da testislerinden parça alınarak ve bu parçadaki sperm hücresiyle eşinin yumurtası döllenerek yardım edebiliyor.
Kısaca erkek kaynaklı kısırlık hastalarının neredeyse tamamına yakınına sunabilecek bir tedavi imkanı var. Önemli olan, hastaların vakit kaybetmeden bu konuyla ilgilenen bir merkeze başvurması.

Tarihi istatistikler

50 yıl önce yapılan sperm tahlillerinin sonuçlarına bakıldığında normal sperm ortalamalarının günümüzdekinden daha yüksek olduğu görülüyor. Bunun kesin sebebini tespit etmek mümkün olmamakla birlikte sigara ve alkol kullanımının artması ilk akla gelenlerden. Çevresel faktörler (zararlı gazlar, radyasyon, ozon tabakasındaki incelme, elektromanyetik alanlar) yemek tarzımızdaki ve hatta giyim şeklindeki değişiklikler hep üzerinde durulması gereken konular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder